Çocuklarda Görülen Hiperaktiflik Bir Hastalık Değil, Problem
Ülkemizde her yüz çocuktan en az 5' inde görülen hiperaktiflik sendromu için, doktorlar, tek tedavi yolunun yaz tatili çizelgesi olduğunu belirtti. Hiperaktifliğin bir hastalık değil de bir aktivite bozukluğu olarak görülmesi gerekliliği tedavinintekşartı
Çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile ilgili uyarılarda bulunan Memorial Kayseri Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Psikolog Kübra Yelkenoğlu, rahatsızlığın erkek çocuklarda daha sık görüldüğünü belirtti.
Yelkenoğlu, şu bilgileri verdi: “Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, kızlara oranla erkeklerde daha sık rastlanan genetik ve biyolojik kökenli psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık nedeniyle çocuklar, gelişimine uygun olmayan aşırı hareketlilik, istekleri erteleyememe ve dikkat dağınıklığı sergilemektedir. Aşırı hareketlilik, çocuğun okul hayatında ve sosyal hayatında hem aileleri için hem de öğretmenler açısından önemli bir sorundur. Bu tip çocuklar, kendilerini kontrol etmekte güçlük çekerler. Acelecidirler, akıllarına ilk gelen şeyi yapmak isterler, siz soruyu sorarken o çoktan cevaba geçmiştir. Aceleci oldukları için, ‘bunu yaparsam sonuçları ne olur’ diye düşünemezler. Sonunu düşünmeden hareket ettikleri için tehlikeli durumlarla karşılaşmaları olasıdır.”
“Çocuk dikkatini toplayamamasına rağmen eğlendiği bir işle saatlerce uğraşabilir.” diyen Yelkenoğlu, şunları kaydetti: “Dikkat eksikliği görülen çocuklar, uzun süre bir şeye kendilerini vermez, dikkatlerini bir noktada toplamaz. İlgilerini çekmeyen, sıkıcı buldukları işlerle ve zihinsel bir uğraş gerektiren konularda dikkatlerini uzun süre toplayamadıkları için sevdikleri, eğlendikleri işlere saatlerce vakitlerini ayırabilirler. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite sık görülen bir sorundur. Hem dikkat eksikliği hem de aşırı hareketlilik ve dürtüsellik (istekleri erteleyememe) belirgindir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun görülme sıklığı yaş ilerledikçe düşmektedir. 4-12 yaşlar arasındaki erkeklerin yüzde 10’unda, kızların ise yüzde 4’ünde görülmektedir. 13-18 yaşlarına gelindiğinde ise bu oran yarı yarıya düşmektedir”